Fütade ne demek Osmanlıca?
Üftaden kelimesinin Farsça anlamı düşmek ve saygınlığını kaybetmek demektir. Özellikle Divan edebiyatı şairlerinin gazellerinde sıkça kullandıkları üftade kelimesi ise fakir, muhtaç ve yoksul anlamına gelir. Bu kelime çoğunlukla aşkına cevap bulamayan çaresiz bir âşık anlamında kullanılır.
Maatteessüf Osmanlıca ne demek?
(ﻣﻊﺍﻟﺘﺄﺳﻒ) sıf. (Ar. ma’a “birlikte”, harf-i tariff el- ve te’essüf ve ma’a’t-te’essüf) Ne yazık ki kapı tekrar açıldı, çünkü kapı maalesef tutmadı. Neyse. (Hüseyin R. Gürpınar).
Tenfis ne demek Osmanlıca?
1. Cezanın infazı: Şehrin cezasını infaz edeceksin / Belinde iki yerden bir kemer bağlanmıştı (Necâtî Bey). … ve imzamla infaz ettim, dedi (Veysî). 2. Kanun. Yabancı mahkemelerin cezalarının infazı için Türk mahkemelerinin gerekli kararlarını çıkarmak.
Üftâde ne demek Osmanlıca?
“Üftade” kelimesi Farsça kökenli bir kelime olup Türkçede de “fakir, muhtaç ve yoksul” anlamında kullanılmaktadır. Bu anlamda bir kişiyi veya durumu ifade etmek ve zor veya sefil bir durumda kişinin mağdur olduğunu vurgulamak için kullanılır.
Osmanlıda fütuhat ne demek?
Fütuhat kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup “fetih” kelimesinden türemiş olup “zaferler, fetihler” anlamına gelmektedir.
Fukaha ne demek Osmanlıca?
(ﻓﻘﻬﺎﺀ) i. (Ar. faḳіhlerin çoğulu fuḳahā’dır) Fıkıh âlimleri, fıkıh ilminde yetkili kişiler, hukukçular: Aliyyülkārî, Hanefi âlimleri arasında (Ömer N. Bilmen) çok yetenekli ve faziletli bir kişidir.
Müstefad ne demek Osmanlıca?
Kazanılan kullanıldı. Anlam, kavram.
Temessük ne demek Osmanlıca?
Arapçada “tutmak, tutmak, tutunmak” anlamına gelen temessük, diplomatik dilde borç verme, borç ödeme, bir şeyi teslim etme veya alma gibi durumlarda karşı tarafa verilen belgeyi ifade eder. Tahvîl ve daha yakın zamanlarda ise senet de temessük kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır.
Mütehassıs Osmanlıca ne demek?
“Mutehassis” kelimesi Arapça kökenlidir ve Türkçeye Arapçadan gelmiştir. “تَحَسَّسَ” (tehassesa) fiilinden türemiştir ve “hissetmek, hissetmek” anlamında kullanılır. Anlamı: “Uzman”ın, duygularını kolayca hisseden ve bunların kendisini yoğun bir şekilde etkilemesine izin veren duygusal olarak etkilenen kişi anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Fıtri ne demek Osmanlıca?
(Osmanlı dönemi) Doğuştan gelen, doğuştan gelen, doğuştan gelen ve ilgili. Hayat kanunlarına tekabül eden.
Usat ne demek Osmanlıca?
(ﻋﺼﺎﺕ) i. (Ar. ‘āsī’nin çoğulu ‘uṣāt’tır) Âsîler, isyancılar, isyankârlar: Efendilere merhamet ve mağfiret gösteren / Gönüllerin dertlerini iyileştiren (Aziz Mahmud Hüdâyî).
Fesane ne demek Osmanlıca?
(ﻓﺴﺎﻧﻪ) i. (Farsça fesāne) Eski metinlerde geçen “efsane” kelimesinin bir biçimi: Bin tanesini getirsem belli olur / Sabahleyin tükenmez fesâne yaparım (Câfer Çelebi). Vaizin sözünü dinleme, kulak asma, gevşe.
Alüfte ne demek Osmanlıca?
İsim [1]alışkan, alışmış, aşkla şaşırmış, coşkulu.
Hufre ne demek Osmanlıca?
(ﺣﻔﺮﻩ) i. (Ar. ḥufre) çukur, oyuk: Ya düşmeme sebep yoksa / Bu mezara düşerek (Abdülhak Hâmit).
Utarit ne demek Osmanlıca?
Arapça ˁuṭārid عطارد “Merkür Gezegeni” kelimesinden bir alıntıdır.
Fıtri ne demek Osmanlıca?
(Osmanlı dönemi) Doğuştan gelen, doğuştan gelen, doğuştan gelen ve ilgili. Hayat kanunlarına tekabül eden.
Hufre ne demek Osmanlıca?
(ﺣﻔﺮﻩ) i. (Ar. ḥufre) çukur, oyuk: Ya düşmeme sebep yoksa / Bu mezara düşerek (Abdülhak Hâmit).
Fesane ne demek Osmanlıca?
(ﻓﺴﺎﻧﻪ) i. (Farsça fesāne) Eski metinlerde geçen “efsane” kelimesinin bir biçimi: Bin tanesini getirsem belli olur / Sabahleyin tükenmez fesâne yaparım (Câfer Çelebi). Vaizin sözünü dinleme, kulak asma, gevşe.
Feraş ne demek Osmanlıca?
1. şilte, yatak. اسیر فراش esîr-i firâş = Yatağa uzanacak, kalkamayacak kadar hastadır.